Biryerlerde sabit kalamayışım çocukluktan kalma pis bir huy, ya sıkılganım ya da maymun iştahlı... ne derseniz diyin sonuç itibariyle daha yeni yeni alışmaya ve kaynaşmaya başladığım okulumu değiştirdim veee artık lise öğretmeniyim hem de kadrolu :P. Bir dönemlik gözlemin ardından, yapacaklarımı iyice netleştirdim kafamda, hayallerimi, hedeflerimi, biraz da cesaretimi toplayıp yeni okulumun idaresiyle tanıştım ve ardınan yabancı dil sınıfı yapmak istiyorum ve sizden bir sınıf istiyorum diyiverdim. Kafamda türlü türlü reddedilme çeşitlerine göre bir dünya cevap, süslü sözer daha da etkilemezse az biraz acıtasyon cümleleri hazırlayan ben, olur tabiki madem İngilizce öğretmeye niyetlisiniz sınıf ayarlarız, projeksiyon ve bilgisayar da buluruz lafını duyunca kulaklarıma inanamamakla birlikte aşırı sevinçten sırıtmamak için ağzımı zor kapattım veee uçarak oradan ayrıldım. Adıyaman'ın en afilli İngilizce sınıfını oluşturmak için yaz boyu materyal toplayıp yeni eğitim öğretim dönemine bomba gibi bir giriş yapmayı planlıyorum. Dahası en büyük hayallerimden birini gerçekleştirmeme az kaldı( süpriz ama bu :D ) Kısaca yeni eğitim öğretim döneminde pek çok yenilikle karşınızda olacağız efem :D İYİ TATİLLER!!!
Devamını Oku
29 Haziran 2011 Çarşamba
2 Nisan 2011 Cumartesi
Olan Biten...
-İnternet saçmalaması yüzünden bloglar kapandı, sonra açıldı, sonra bir kısmı açıldı bir kısmı kapandı, benimkisinin yarısı açık yarısı kapalıydı :S şimdi açık ama yarın ne olacağı belli olmaz. Burası Türkiye...
- Öğretmenlik rahat meslek diyen ilk kişiye hiç üşenmeden tekme tokat dalacağım.
- Doktorlardan, hastalıklardan ve ilaçlardan 1 ay içinde gına geldi, bünyeyi toparlayamıyorum, sebep dersen kaldır kafanı 2. maddeye bak...
-evimi özledim, yabancı olmak güzel bir duygu değilmiş... kebap da kesmiyor artık, bi yere kadar :D
-English teacher mode on !!! saçma sapan İngilizce kitabı ve onunla yarışacak derecede olan müfredata inat george orwell ve shakespeare dan alıntılarla dersleri süsleyip, tenefüslerde REM, radiohead, the fray...vs. dinletiyorum, ah şu acemilik olmasa daha ne planlarım var :P
- Resime devam! güzel fikirlerim var fakat gerçekleştirmek için zamana ihtiyacım var...
-Yakında "sınıfta neler yapıyoruz" postu gelecek, takipte kalın ... :)
Devamını Oku
- Öğretmenlik rahat meslek diyen ilk kişiye hiç üşenmeden tekme tokat dalacağım.
- Doktorlardan, hastalıklardan ve ilaçlardan 1 ay içinde gına geldi, bünyeyi toparlayamıyorum, sebep dersen kaldır kafanı 2. maddeye bak...
-evimi özledim, yabancı olmak güzel bir duygu değilmiş... kebap da kesmiyor artık, bi yere kadar :D
-English teacher mode on !!! saçma sapan İngilizce kitabı ve onunla yarışacak derecede olan müfredata inat george orwell ve shakespeare dan alıntılarla dersleri süsleyip, tenefüslerde REM, radiohead, the fray...vs. dinletiyorum, ah şu acemilik olmasa daha ne planlarım var :P
- Resime devam! güzel fikirlerim var fakat gerçekleştirmek için zamana ihtiyacım var...
-Yakında "sınıfta neler yapıyoruz" postu gelecek, takipte kalın ... :)
23 Şubat 2011 Çarşamba
Bilinçli Ebeveyn, Aydınlık Gelecek
Okulumuzda yatılı olarak öğrenim görmekte olan öğrencilerin, merkezde ve köylerde ikamet eden ebeveynlerini, aile içi iletişim ve ilgili konularda bilinçlendirmek amacıyla il merkezinde ve 15 ayrı köyde seminer faaliyetleri düzenlemek, ilköğretimi bitiren kız çocuklarını ortaöğretime göndermeleri için velileri ikna etmek, amacıyla tasarlanmıştır.
Bu proje kapsamında ilk köy ziyaretimizi gerçekleştirdik...
20 Şubat 2011 Pazar
Besi Bebek
Besi Bebek
Adıyaman'da bakırcılar çarşısını gezerken dikkatimizi küçüçük bir dükkan ve içindeki rengarenk el yapımı bebekler çekti. Zahide hanım sıcakkanlı ve sevecen tavırlarıyla bizi dükkanına davet etti ve besi bebeklerle tanışmış olduk...
Zahide Durmaz Bebeklerin iskeletinden elbisesine, baş örtüsüne kadar her şeyi kendi el emeğiyle hazırlıyor ve bir bebeği 2 günde tamamlıyor. Besi bebeklerin kıyafetleri Adıyaman'ın yöresel kıyafeti fakat bu kıyafetler kendi içinde kişinin sosyal-ekonomik durumu, dünyaya getirdiği çocuk sayısına göre farklılık gösteriyor. Anneannesinin ismini yaşatmak için bebeklerine besi ismini vermiş, kız bebekler Besi, erkek bebekler Abuzer adında. Zahide Hanım çocuk gelişimi mezunu aynı zamanda sanat tarihi de okumuş, yaptığı yöresel bebeklerin yanı sıra Adıyaman tarihi, gelenek görenekleri ile ilgili de size detaylı bilgi veriyor. Zahide Hanım aynı zamanda çok sayıda besi bebeği yurtdışına ihraç ediyor.
Fotoğrafları tel kamerasıyla çektim o yüzden kötü maalesef ve hemen şarjım bitti :( daha fazla fotoğraf çekemedim fakat en yakın zamanda Zahide Hanımı tekrar ziyaret edip menengiç kahvesini içeceğim :) daha güzel fotoğraflar çekebilirim umarım o zaman
bunlar da kısmet süpürgesi :D evlenemeyenlerin kısmeti açılıyormuş Adıyaman adetlerine göre...
ben de kendime bu besi bebeklerin buzdolabı süsü versiyonunu aldım :)
19 Şubat 2011 Cumartesi
Geleneksel Eğitim Sisteminden Kalma Okulda Çağdaş Eğitimi Gerçekleştirmek ya da Gerçekleştirememek...
İşte bütün mesele bu....
check-list
beyaz tahta : yok
bilgisayar: yok
projektör : yok
yabancı dil sınıfı: yok
yazılı harici extra fotokopi çekme imkanı: yok
öğretmen klavuz kitabı : yok
İngilizce dersine dair en ufak bir materyal : yok
Nerede kalmıştık? 2005 yılında yapılandırmacı yaklaşımla birlikte gelen çağdaş eğitim sisteminde mi? akıllı tahtalarda mı? düz anlatımdan yaparak- yaşayarak öğrenme sürecine geçişte mi?
Teori ve pratik arasındaki uçurumun başında iş sadece ve sadece öğretmene düşüyor. İki seçenek var, bu çorak topraklardan canını dişine takıp, emek verip, fedakarlık edip güzel bir bahçe yaratmak, ya da sisteme sövüp kenara çekilmek...
Devamını Oku
check-list
beyaz tahta : yok
bilgisayar: yok
projektör : yok
yabancı dil sınıfı: yok
yazılı harici extra fotokopi çekme imkanı: yok
öğretmen klavuz kitabı : yok
İngilizce dersine dair en ufak bir materyal : yok
Nerede kalmıştık? 2005 yılında yapılandırmacı yaklaşımla birlikte gelen çağdaş eğitim sisteminde mi? akıllı tahtalarda mı? düz anlatımdan yaparak- yaşayarak öğrenme sürecine geçişte mi?
Teori ve pratik arasındaki uçurumun başında iş sadece ve sadece öğretmene düşüyor. İki seçenek var, bu çorak topraklardan canını dişine takıp, emek verip, fedakarlık edip güzel bir bahçe yaratmak, ya da sisteme sövüp kenara çekilmek...
10 Şubat 2011 Perşembe
Oy Aman Aman Amaaaan, Burası Adıyamaaaaaan :)
(evimin balkonundan Adıyaman)
Hizmet içi eğitim kursumuzun yarı yıl tatilinde başlaması sebebiyle Adıyaman'la erkenden tanışmış olduk, çok da iyi oldu güzel oldu :)
Kısa kısa gözlemlerim...
* İnsanları çok iyi ve sıcak kanlı
*İklim on numara! hırkayla çıkıyorum dışarıya bu mevsimde, 7-24 güneşli
* İnsanları on numara
* kebap kebap kebap :P kebap burada daha lezzetli
*bu güne kadar yediğim baklavaların arasındaki yeşil şeyin antep fıstığı olmadığını anladım burdaki baklavaları yiyince
*insanları acayip güzel
*her şey elinizin altında yürüme mesafesinde, şehrin düzeni çok hoş kopuk kopuk değil
*evler çooook büyük, küçük ev kavramı yok, futbol sahası büyüklüğünde bir evim var şimdi :)
* çok hoş bir şive var burada, şimdi gözlem aşamasındayım, zaman ilerledikçe ben de bu şiveye geçeceğim :D
*insanları harika demiş miydim? :D
ps: fotonun kalitesizliğini görmezden gelin, tel kamerasıyla çekildi. Babamızın fotoğraf makinası yok burda :D
12 Ocak 2011 Çarşamba
Tarihin Tozlu Sayfalarından...
Yıllaaaaaaar yıllar önce 3-4 yaşlarında yaptığım resimler... tozlu dosyalar arasından gün yüzüne çıktı...
Devamını Oku
4 Ocak 2011 Salı
Teori vs. Pratik
Yurdumun öğretmen adayı vakti zamanında(öğrenciliğinde) bol bol öğretmen olmaması gereken öğretemene maruz kaldığı için nasıl bir öğretmen olmaması gerektiğini çok iyi bilir. Dahası üniversitedeki derslerinden, eğitim bilimlerinden aldığı gazla gelmiş geçmiş en iyi öğretmen olacağını düşünür. Teoride herşey mükemmeldir. Mükemmel okullar, mükemmel veliler ve mükemmel velilerin ortak yapımı genetik mucizesi mükemmel öğrenciler vardır. Eğitim bilimlerinde öğrenemeyen öğrenci yoktur, öğretemeyen öğretmen vardır. Bu sebepten her zaman öğretmen birşeyler yapmalıdır, çünkü karşısında fix, öğrenmeye hazır öğrenciler vardır ve eğer öğretmen öğretebiliyorsa her öğrenciyi oyun hamuru misali şekillendirebilir. Tüm bu bilgileri hafızaya atan öğretmen adayımız öğretmeye hazır hale gelir.
İlk öğretmenlik tecrübesinde( yaklaşık 1 yıl önce) hayal kırıklığı yaşayanlardan biri olarak şunu söyleyebilirim, sorun öğretmen ile öğrenci arasındaki iletişim bozukluğu, hatta kuşak çatışması.(ki bu çatışmadan oldukça komik anlar yaşanır sınıfta :D, başka bir postta bahsederim) Öğrencinin dilinden konuşabilmek, onların seviyesine inmek, teorik bilgilerimizi uygulayabilmenin önkoşulu. İlk aşamada takılırsak, çağdaş eğitim sistemi yalan olur. Öğrencilerin öğrenmeye programlanmış yaratıklar olmadıklarını, onların da normal insanlar gibi sorunlar yaşadığını hatta bu sorunlardan yetişkinlerden daha fazla etkilendiklerini göz önüne alarak beyinlerinden önce ruhlarına hitap ederek eğitim ve öğretimin hakkının verilebilineceğini düşünüyorum. Piyasada bu konuyla ilgili oldukça güzel kitaplar var, birkaçı:
ERGEN PSİKOLOJİSİ VE İLETİŞİM
* Çocuğunuzun konuşmalarından hiçbir şey anlamıyor musunuz? * Siz ne derseniz tam tersini mi yapıyor? * Saatlerce odasına kapanıp yüksek sesle müzik mi dinliyor? * Çok mu sinirli? * Hiç olmadık bir nedenden dolayı saatlerce oturup ağlıyor mu? * Düşünceleriniz sürekli eleştirip sizi küçümsüyor mu? Tamam, panik yok! Bebeğiniz sadece delikanlı ya da genç kız oluyor... Bu dönemde onun ergen dünyasında neler olduğunu öğrenseniz, ebeveyn-çocuk arasında en çatışmalı geçen dönemi daha sağlıklı atlatabilirsiniz. Bunun yolu da ergenlik psikolojisini anlayıp buna göre onlarla iletişim kurmamızdan geçer. Psikolojik Danışman Rukiye Karaköse, "Ergen Psikolojisi ve İletişim" adlı kitabını, anne babalara ve eğitmenlere ergenlerin dünyasını anlamaları için hazırladı.
: "BU İYİLİĞİ UNUTMADIM VE UNUTAMAM" İlkokul 1. sınıfta babamın görevi dolayısıyla sömestr tatiline yakın bir zamanda bir okuldan başka bir okula naklim alınmıştı. Benim okulumda biz hala fişleri öğrenirken yeni geldiğim okulda hemen hemen bütün öğrenciler okumayı sökmüşlerdi. Hepsi kitap, gazete okuyabiliyordu. Ben onların arasında üç-beş gün hiçbir şey bilmeyerek gidip geldim. Çok huysuz bir çocuk olmaya başladım. Onlar okuma-yazmayı biliyorlar diye aşağılık kompleksine giriyor, yanıma gelen benimle arkadaş olmak isteyen çocukları ya kovuyor ya da onlara bağırıyordum. Huysuzluğumu eve de yansıtıyor, en ufak şeylere bile ağlıyordum. Sonra öğretmenim ve ailem birlikte bu durumun farkına vardı. Annemle babam yeni öğretmenimin yanına giderek bir şeyler yapmaya çalıştılar ve başardılar da. Öğretmenim okulda resim, beden, müzik gibi derslerde benim yanıma gelerek benim okumayı sökmem için çalışırken akşamları da annemle babam benimle uğraşıyorlardı. Nitekim ben bir hafta içinde okumayı sökmüştüm. Okumayı bilmek sevinci bana yetiyordu. Arkadaşlarımla da iyi geçinmeye başlamıştım. Öğretmenimin ve ailemin bana yaptığı bu iyiliği unutmadım ve unutamam.
SINIFTA POZİTİF DİSİPLİN
Disiplin Ceza olarak ve hep olumsuz manada algılandığı bir eğitim sisteminde, Pozitif Disiplin, oldukça yeni bir kavramdır. Elinizdeki bu eser, eğitimin öğretmen ve öğrencinin aktif katılımıyla oluşan bir süreç olduğu anlayışında yola çıkarak eğitimde aile - öğrenci ve öğretmenin işbirliğini temel alan bir eğitim modeli önermektedir.
Sınıfta Pozitif Disiplin, çocukları sorumluluksahibi vatandaşlar olrak yetirmeye çalışan bir eğitim programıdır. Bu programda öğretmenler, öğrencilerin yetişmesi amacıyla sınıf toplantıları düzenlenmektedir. Bu toplantılarda öğrenciler dinlenme, farklı fikirlere saygı duyma, iletişim kurma, tartışma, yardımlaşma gibi sosyal beceriler öğrenmektedirler. Okul, iş, aile, toplum ve hayatın bütün alanlarında pozitif bir yaklaşım tarzıyla yetiştirilen öğrencilerin akademik başarı seviyesi de yükselmektedir.
Bu yöntemle yetiştirilen öğrenciler, okuldan sadece birtakım akademik bilgileri öğrenmekle kalmayacak; bilgiye giden yolları ev toplumda sorumluluk sahibi bireyler olmayı da öğreneceklerdir.
ÇOCUKLARIN DAVRANIŞLARINI OKUMAK
Çocukların Davranışlarını Okumakta Levine, bize çocukları sorunlu davranışlar ortaya koymaya iten sebepleri anlayabilmemiz için, bu davranışları nasıl gözlemleyeceğimizi, sorgulayacağımızı ve konuların hangi açılardan ele alınabileceğiyle ilgili yol gösteriyor. Çocuklar farklı şekilde düşünürler; onlar minik yetişkinler değillerdir. Ortaya konan davranışların çoğu zaman, çocuğun dili belirli sınırlar dâhilinde kullanması, psikolojik gelişiminin seviyesi ya da yaşamış olduğu travmatik bir olay nedeniyle anlatamadıklarını ifade ediyor. Davranışı değiştirme girişiminde bulunmadan önce bu davranışı çocuğun bakış açısıyla anlamamız gerekir. Levine bizlere, örnek anekdotlar aracılığıyla bütün bunları nasıl yapabileceğimizi anlatıyor. Elinizdeki kitapta ele alınan konular, karşı gelme ve akademik başarısızlıktan şartlı refleks yitimi, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu (DEHB), travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) şüphesi ve yaralanmayla sonuçlanan haylazlıklara kadar çeşitlilik gösteriyor. Çocukların Davranışlarını Okumakta davranışsal müdahalelerin geçmişi hakkında bir şeyler öğrenecek, çocukların bu müdahaleleri nasıl algıladıklarını kendilerinden dinleyecek ve etkili yardım stratejilerinin hayata geçirilmesiyle, sorunlara işinde uzman bir sosyal hizmet uzmanının penceresinden bakacaksınız.
OKUL ÇAĞI ÇOCUĞU
Çocuğunuzun İlk 6 Yılı isimli kitabın devamı niteliğinde hazırlanmış olan Okul Çağı Çocuğu, bu dönemin gelişim özellikleriyle, eğitimindeki öncelikleri, ana-baba ve öğretmenlere tanıtmayı amaçlamaktadır.
Okulöncesi döneminde mantıklı bir düşüncesisteminden yoksun olan, zihinsel gelişim yönünden henüz sezgisel düşünme evresinde bulunan çocuk , ilkokul çağına geldiğinde matematiksel simgeler, genel kurallar ve temel mantık gibi daha soyut kavramları anlamaya başlar.
Özel bir öğrenme durumundan yola çıkarak genellemeler yapılabilir.yeteneklerinin ve sınırlılıklarının farkına varabilir. Bütün bu değişim ve gelişimde ailenin olduğu kadar, okulun ve öğretmenin rolü de büyüktür.
Okulöncesi döneminde mantıklı bir düşünce
Özel bir öğrenme durumundan yola çıkarak genellemeler yapılabilir.
1 Ocak 2011 Cumartesi
ADIYAMAN
Yeni yıl, yeni hayat... daha güzel bir zamanlama olamazdı sanırım. Dün itibariyle, 14. tercihim olan Adıyaman- merkezdeki güzel mi güzel bir okula atanmış bulunuyorum. Adıyaman'ı keşfetmek dahası yeni öğrencilerimle (a.k.a: yavrular :D ) tanışmak için sabırsızlanıyorum! let the teacher teach!!! :D
YAPMADAN DÖNME
* Dünyanın 8. Harikası Nemrut Dağını görmeden, güneşin doğuşu ve batışını izlemeden,
* Kommagene Uygarlığı eserlerini görmeden,
* Atatürk Barajı Kahta Sahilindeki lokantalardan balık yemeden,
* Adıyaman Müzesini gezmeden,
* Yörede dokunan halı, kilim, cicim heybe ve Nemrut heykelleri almadan,
* Adıyaman’ın tarihi ve turistik yerlerini gezmeden,
* Oturakçı pazarında alışveriş yapmadan,
* Besni Üzümü almadan
* Adıyaman’a özgü ; Adıyaman Hıtabını, Adıyaman Tavasını, Adıyaman Kebabını, Şillik Tatlısını,
yemeden,
* Harfane gecesini izlemeden,
* Turizm OSKAR’ı da sayılan ve Müzede sergilenen, kısa adı FIJET olan Uluslararası Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu tarafından Nemrut Dağına verilmiş olan “Altın Elma” Ödülünü görmeden, dönme...
Devamını Oku
YAPMADAN DÖNME
* Dünyanın 8. Harikası Nemrut Dağını görmeden, güneşin doğuşu ve batışını izlemeden,
* Kommagene Uygarlığı eserlerini görmeden,
* Atatürk Barajı Kahta Sahilindeki lokantalardan balık yemeden,
* Adıyaman Müzesini gezmeden,
* Yörede dokunan halı, kilim, cicim heybe ve Nemrut heykelleri almadan,
* Adıyaman’ın tarihi ve turistik yerlerini gezmeden,
* Oturakçı pazarında alışveriş yapmadan,
* Besni Üzümü almadan
* Adıyaman’a özgü ; Adıyaman Hıtabını, Adıyaman Tavasını, Adıyaman Kebabını, Şillik Tatlısını,
yemeden,
* Harfane gecesini izlemeden,
* Turizm OSKAR’ı da sayılan ve Müzede sergilenen, kısa adı FIJET olan Uluslararası Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu tarafından Nemrut Dağına verilmiş olan “Altın Elma” Ödülünü görmeden, dönme...
ps: "yapmadan dönme" kısmı http://www.adiyamankulturturizm.gov.tr/ sitesinden alıntıdır.